Şivan'ın adı,
Ali Baran'ın tadı
var
Ozanlar diyarı
Dersim'in pirler
ocağından gelen Ali
Baran'ı
dinleyenlerin,
başlığa hak
vereceklerinden
eminim.
Nuri Dersimi'nin
deyimiyle; hiç bir
zaman düşman
ayağının değmediği
Dersim'in Pertek
ilçesinde bulunan
Karabakır (Bargini)
Köyü'nde yaşayan AĞU
İÇEN OCAĞI (KARA
DONLU CAN BABA)
Pirleri sadece o
bölgede değil
Malatya (İzzettin
Doğan), Adıyman,
Sivas hatta Isparta
taraflarına
yayılmışlardır.
Secerelerinde İmam
Zeynel Abidin'in
soyundan geldikleri
yazılıdır.
Ali Baran'ın elinde
bulunan secerede 'Em
pire Kurmancanın' (Biz
Kürtlerin Pirleriyiz)
yazılı olması,
herhalde İzzettin
Doğan gibilerinin
gözünden kaçmış
olmalı!
Ali Baran Kürt dili
ve sanatı üzerindeki
yasak ve baskılardan
en büyük payı
alanlardan biridir.
Bu nedenledir ki,
Kürt müziğine bu
kadar emek vermiş
olmasına rağmen,
özellikle yeni nesil
Kürtler O'nu pek
tanımaz.
Dersim'in ünlü
ozanlarından Mahmut
Baran'ın oğlu olması
ona bu otantizmi ve
tını kazandırmasında
en büyük etken olmuş.
- Bugünkü
tüm birikimlerime
babamın öğretisi
sayesinde kavuştum.
Babam olmasaydı
bugün Ali Baran da
olmazdı. Babam bir
çeşme ise ben onu
deryaya taşıyan bir
nehirim. Babam hem
yörede hem de
çevrede çok sevilen
biriydi.
Yardımseverliğiyle
tüm insanlığı
kucaklayan özel
insanlardan biriydi.
Bana her şeyi o
öğretti. O kadar
anlayışlı,
otoriteden uzak,
alçakgönüllü bir
insandı ki hem
öğretmenim hem de
can dostumdu..
Dersim Katliamı'nda
23 akrabasının
katline tanık olan
babası Mahmut Baran
o dönemin
vahşetlerini anlatan
ağıtları Anadolu'da
dolaşarak dile
getirmiş. Kürt
dilinin üzerindeki
baskıları protesto
etmek için TRT ve
diğer yerlerden
gelen teklifleri
reddetmiş.
Geçen yıl Dersim
Hozat Bargini
köyünde babası için
35 yıl sonra bir
Anıt mezar yaptırdı.
29 Temmuz tarihinde
BDP Dersim
Milletvekilli
Şerefettin Halis,
Hozat Belediye
Başkanı Cevdet
Konak, Pertek
Belediye Başkanı
Kenan Çetin ve
birçok sanatçının da
katılımıyla ilk kez
bir anma etkinliği
yaparak Dersim halk
ozanı Mahmut
Baran’ın sesini
yeniden yükseltmeye
ve ona olan 'Vefa'
borcunu ödemeyi
amaçlamış.
1956 yılında Dersim
- Hozat'ta dünyaya
gelen Ali Baran
henüz 6 yaşındayken
davul, 12
yaşındayken saz
çalmaya başlar.
1976'da Hozat'ta
sahne aldığı gecede
Kürtçe okuyunca
polisin takibine
uğrar, bir kaç defa
içeri alınır. 1977
yılında Diyarbakır
Dilan Sineması'nda
verdiği Kürtçe
konserden sonra
tutuklanır. Bir süre
içeride kaldıktan
sonra 1978 yılında
Almanya'ya göçer.
Ogünden bu yana
Almanya'da kalan
Ozan, 12 Eylül
darbesinden sonra
aralarında Melike
Demirağ ve Şanar
Yurdatapan'ın da
bulunduğu Türk
vatandaşlığından
çıkarılan 12 kişiden
biridir.
1992'de Melike
Demirağ, Şanar
Yurdatapan ile
birlikte Alman
pasaportuyla
Türkiye'ye ilk defa
giriş yapar ve Arif
Sağ'la birlikte
Deste Me adlı albümü
yapar. Arif Sağ'ın;
'Piro gel birkaç
tane de Türkçe oku'
sözüne karşılık; 'Ne
zaman Sezen Aksu
Kürtçe okursa ben de
o zaman Türkçe
okurum' diye yanıt
verir.
Şimdiye Kadar 10
Albüm çıkaran Ozan,
Amerika’dan
Kanada’ya,
Avustralya’dan
Rusya’ya yani tüm
dünyaya kürt
halkının ağıtlarını
taşıdı.
Türkiye'de Şivan'la
birlikte sahnede ilk
Kürtçe şarkı
söyleyen iki
sanatçıdan biri olan
Ali Baran'ın
eserlerini bir çok
ünlü sanatçı
seslendirdi ve bu
sanatçıların çoğu da
bu eserlerle meşhur
oldu.
'Tew lê Tew le'
eserini Mikail Aslan
ilk albümüne alır.
Ahmet Aslan 'Xerib
Xerip' eserini okur
onun da ilk
albümüdür ve o da
iyi tutar. Fırat
Başkale ilk
kasetinde 'Lori lori'
eserini okur ve o
ilk kasetiyle
tanınır. Grup
Kızılırmak 'Axbaba',
Kardeş Türküler 'Demmê
demmê' eserleriyle
ünlenmişlerdir.
Bunları
söylerken dostların
yanlış anlamalarını
istemiyorum. Ben
kimseyi töhmet
altında tutmak da
istemem. Hatta ben,
o Baranların
ağzından çıkmış klam
ve ağıtları
söyleyenlere
teşekürlerimi
sunarım. İyi aranje
ettiler. Belki de
Ali Baran'dan daha
iyi söylediler. Ama
bu Mahmut Baran'ın
ve Ali Baran'ın
emekleri,
çalışmaları üzerinde
gerçekleşti. Bu
müzik camiasında en
çok harcanan Ali
Baran olmuştur. Grup
Kızılırmak ve Kardeş
Türküler, Ali
Baran'ın ismini dahi
zikretmemiştir.
Hatta Ali Baran,
Kalan ile „Demme
Demme” yüzünden
mahkemelik olmuştur.
Daha sonra Kalan,
Ali Baran'ın ismini
yazmıştır.
35 yıllık sanat
yaşamında tek hedefi
Kürd Tarihi ve
kültürünü korumak
olmuş.
Örgütlerimizdeki
gerek sol söylemler
gerekse de Türkçe
dilinin ve
başkalarının
kültürünün etkisinde
kalınarak yapılan
politikaları
eleştiriyor.
Örgütlerimiz
bize Mao'yu,
Lenin'ni öğrettiler
ama yanıbaşımızdaki
Seyit Rıza'yı
anlatmadılar. Nerde
tutuklanmış, neden
isyan etmiş, neden
asılmış, Dersim'de
neler olmuş
anlatmadılar. Hatta
ne zaman asıldığını
bile daha düne kadar
bilmiyorduk. Modern
müziğe kesinlikle
karşı değilim ama
Kürt müziği kendi
otantiğini ve ana
damarlarını
kaybetmemelidir.
Mesela kesinlikle
bir gitara karşı
değilim, Kürt
müziğinde
kullanılmalıdır da;
hatta ben de
kullanıyorum ancak ;
bizim 'tını'larımız
var. Bizim o
tınılarımız
kaybolmamalı.
Stranlarımızın ve
klamlarımızın bir
özelliği var, o
özellikler
kaybolursa Kürt
müziği diye bir
müzik kalmaz. Bir
çin müziğini
duyduğumuzda hemen
belli oluyor; bu çin
müziğidir diyorsun.
Ya da bir Yunan
müziğinde hemen
buzukisi öne çıkıyor;
hemen bu yunan
müziğidir diyorsun.
Kürt müziğinin
evrenselleşmesi ve
uluslararasında bir
yere sahip olması
enstrümanlarımızı
kullanmamızdan geçer.
Bizim davulumuz,
zurnamız, kavalımız,
bullurlarımız,
sazımız var, bunları
neden kullanmıyoruz!
Kürt müziğinin
iskeleti, omuriliği
vardır, bunu
değiştirirsek bir
özelliği kalmaz.
İşte bu yüzden ben
kendimi değiştirmek
istemiyorum.
Birileri buna 'milliyetçilik'
diyebilirler. Ama
bence biz kendi
müziğimize ve
kültürümüze sahip
çıkmakla iyi yaptık.
Şivan da öyle.
İşte bu
yüzdendir ki kendi
tarihini yazamamış
olan bir halk için 'Dengbej'lik
geleneği büyük bir
rol üstleniyor. Ama
biz hala bunun
farkında değiliz.
'Üç dilli' bir
aileden geldiğini
ifade eden Ali Baran
Kürt klamlarını,
stranlarını ve
ağıtlarını, Kızılbaş
beyit ve semahlarını
Dersim'den ta??y?p
günümüze getirmiş.
Bu yüzden Ali
Baran'ın 'tadı' ve
özel bir 'tınısı'
var.
Kimsenin kuşkusu
olmasın, Ali Baran;
dedesinden,
babasından ve
köylülerinden aldığı
bu kültürü günümüze
taşıyıp getirmekten
gurur duymaktadır.
Baran ailesi,
Kızılbaş
beyitlerinde büyük
bir rol oynamıştır.
En azından önemli
bir payları vardır.
Bunu yaparken diller
arasına bir fark
koymamış. Dimili
lehçesini ve hatta
Türkçe'deki bir çok
Alevi beyitini de
günümüze taşımıştır
„Axzonig“ parçası
gibi „Hozat“
ağıtlarıyla Mahmut
Baran`ın -Ali
Baran`ın „Ey Dersime
ve Ağbaba“
klamlarıyla ve
sesiyle Dersimli
kendi benliğiyle
kültürüyle bir daha
buluşmuştur,
asimlasyonun önünde
bir engel
olabilmiştir
düşüncesindeyim.
Söyleşi: Ali Usta
|