'Halktan alinan halka verilmeli'

Aileden gelen geleneksel degerleri yeni nesillere aktarmanin görev oldugunu belirten sanatçi, "önemli olan halktan alinanin yeniden temiz bir biçimde halka verilmesidir" diyor.

CEMAL TURAN

Kurmancî ve Zazaca söyledigi sarkilarla tanidigimiz Ali Baran, dokuzuncu albümü için çalismalarini hizlandirdi. Gazetemize demeç veren Baran, halktan alinanin temiz bir biçimde tekrar halka verilmesi gerektigini belirterek, Kürt sanatçilarinin gerek asimilasyona karsi gerekse de telif haklarinin korunmasina iliskin, Kürt eserlerini koruma kurumu olusturmasini öneriyor.

'Lo Warê', 'Dere Xapishane', 'Ey Dêrsimê', 'Halepçe û Zindan', 'Deste Ma', 'Çene Çene', 'Konser Sarkilari' ve 'Evîna Ma' gibi albümlere imza atan Ali Baran, sanatçi bir aileden geliyor. Sanatçinin babasi Mahmut Baran ve annesi Besê de halk sanatçisi. Dedesinin de Ermenilerin çaldigi keman olarak bilinen 'Braça'yi çalmakla bölgede tanindigini belirten Baran, ailesinden hemen hemen herkesin müzikle ilgilendigini söylüyor.

Sanatçi Baran, Dersim'de yasanan trajedilerden dolayi acilarin sanatta yeterince yansitilmadigini belirterek, "Baskilardan dolayi çogu zaman Türkçe söylendi. Daha dogrusu birçok agidimiz Türkçeye çevrilmis, bunlarin orijinallerini çogu kimse bilmiyor. Bunlari açiga çikarmak için ilk etapta Zazaca Dersim agitlari çalismam ön planda olacak. Ardinda Kurmancî agirlikli ve Soranî parçalarinin da yer alacagi albüm çalismam devam ediyor" diyor.

Aileden gelen geleneksel degerleri yeni nesillere aktarmanin görev oldugunu belirten sanatçi, "önemli olan halktan alinanin yeniden temiz bir biçimde halka verilmesidir" diyor. Baran, Dersim agitlarinin agirlikta olacagi yeni çalismasinda, birçok müzik eserine imza atan babasi Mahmut Baran'in yanisira annesi Besê'den de birer esere yer verecek.

'Eserlerimizle para kazaniyorlar'

Sanatçi Baran bunca çalismaya, bunca esere ragmen birçok sorunun da kendisini rahatsiz etmeye devam ettigini söyleyerek söyle devam ediyor: "Birileri bizim eserlerimizle para kazanmak istiyor. Eserleri bir meta olarak görüyorlar. Oysa biz aileden, çevreden, halkimizdan aldiklarimizi daha güzel bir sekilde yeniden onlara vermek istiyoruz. Birileri bizim eserlerle yükselmek istiyor."

Demokratik sanat çevrelerinden de kimi zaman sorunlar çiktigini belirten sanatçi, eserlerini birçok grup veya kisinin okudugunu dile getiriyor. Grup Kizilirmak, Kardes Türküler, Firat Baskale, Musa Eroglu, Murat Bektas gibi sanatçilar tarafindan eserlerinin söylendigini belirten Baran, "Örnegin benim 'lori lori' diye bir eserimi Musa Eroglu 'Ali Benim Ben Aliyim' diyerek müzigini kullaniyor. Sonra ne olmus diyebiliyor. Uzun süre Türkiye'de olamadigimdan takip edemedim. Ben de MESAM (Türkiye Musiki Eserleri Sahiplei Meslek Birligi) üyesi degildim, son zamanlarda oldum. Kismi de olsa hak arama sansi dogdu" diyor.

Türkiye'de basta Kürtlerin eserleri olmak üzere birçok halkin eserleri Türkçelestirilerek asimile etme, 'kendine' mal etme çabalarinin hala sürdügünü belirten Baran, "Eskisine göre çesitli kurumlar var. Asimilasyonu ise tümden engeleme sansimiz suan yok. Çünkü tüccar kafalilar oldugu sürece bu biraz zor gözüküyor. Ama telif haklari için ise artik çesitli kurumlar var. Örnegin MESAM ve GEMA (Avrupa'da Müzik Eserleri Sahipleri Meslek Birligi) gibi kurumlara üye olup, eserlerini oraya bildirenler, takip etme sansina sahip" diyor. Kürtçe'nin Türkiye'de resmen kabul edilmemesinin eser tespitini zorlastirdigini belirten sanatçi, MESAM'in Kürtçe tercümanlarinin da yetersiz oldugunu söylüyor.

'Eserlerimin okunmasina karsi degilim...'

Çesitli sanatçilarla ve müzik evleriyle zaman zaman sorunlar yasandigini dile getiren sanatçi, "Tabiki insanlarin eserlerimi okumasina sevinirim, karsi degilim, fakat izinsiz okumalarina karsiyim" diye belirtiyor. Baran, "Türk, Kürt bütün sanatçilar, sanatin geregi ve emege saygidan dolayi eser sahiplerinin adlarini yazmali, izin almalidir. Hala bu konuda gereklerini yapmayanlar var, bu sorunun ortadan kalkmasi gerekir" diyor.

Bu sorunlarin çözümü için artik noter huzurunda eserlerin (notalari varsa notali haliyle) kaydedilerek bu kurumlara bildirmenin mümkün oldugunu ifade eden sanatçi söyle devam ediyor: "Artik Kürt sanatçilar da haklarini arayabiliyorlar. Tabi bütün olumsuzluklar kalkti demek istemiyorum, örnegin daha kötüsü Celal Yarici almis 'Lori Lori'yi Türkçeye çevirmis. Asimilasyonu engellememiz, gerekirse davalar açmamiz gerekir. Ben kendi adima bunlarla ugrasacagim. Diger sanatçilar da bu haksizliga karsi ugrasmali."

"Kürt sanatçilar kendi dilinden, kültüründen ödün vermeden israrci olmalidir" diyen Baran, "Biz baskalarinin kültürüne saygiliyiz baskalarindan da saygi bekliyoruz. Yine ayni zamanda sanata ve sanatçiya destek de sunulmalidir" diyor.

Kürt sanatçilar arasinda, eserlerin kime ait olduguna dair mutlak bir kurum olusturulmasi gerektigini söyleyen sanatçi, "Bu kuruma herkes eserini aktarir ve eserler daha da kalicilasir. Ayni zamanda kendi içimizde de bir otoritemiz olur. Buna ihtiyacimiz var. Yoksa kurda kusa yem oluruz" diyor.